Arşiv | Haberler RSS for this section

Başsağlığı: Haydar GÜLER’i Kaybettik…

Yaklaşık iki yıldır rahatsızlığı nedeniyle tedavi gören Haydar GÜLER, bu gün yapılan bütün müdahalelere rağmen kurtarılmadı ve vefat etti.

Merhuma Allah’tan rahmet ve kederli yakınlarına sabır ve başsağlığı dileriz.

Not: Merhumun naaşının Almanya’dan getirilip, doğduğu topraklar olan Fethiye’de defin edilmesi beklenmekte. Rahmetli babamla tertip olduğuna göre, 1928 doğumlu olmalı.

 

Yukarıdaki resmi aldığım albüm 2007 yılında çekilmiş olan resimlerden oluşmakta. Bu resme ilgili albümü bağladım, yani link verdim. Tıklayınca bu albümde kimlerin  var, kimlerin yok olduğunu göreceksiniz.

 

Çeşitli Haberler… Haziran 2015

Yaklaşık bir ay oldu. Fethiye’nin Dünyaya Açılan Penceresi: www.aliseydi-sevim.com sitemizdeki teknik arıza. Host firması, yazılımı aldığınız firma ile görüşün dedi.

Yazılımı aldığımız firma, elli tl bakım ücreti karşılığında siteyi tekrar görünür yaptı. Fakat veri girişi yapılamıyor. Bunun üzerine host, alan aldığınız firmayı değiştirin yüz tl ödeyin dediler. Kendilerine yüz tl, host firmasına elli dolar ödedik.  Birkaç güne kadar normal çalışmaya başlar sitemiz. Bu sayede, bizde ilerde oluşabilecek hataları biraz daha kısa zamanda çözmeyi öğreniyoruz. Sağlık olsun.

Cumartesi günü Elif ile Zeynep abla köye ve bize geldiler… Onlar içeri gitti, hava fırtınalı idi. Aliekber abi ile bende tutların altında oturduk.  Elif abla kısık ve yumuşak bir sesle: “A l i e k b e r    b u r a d a   k u l l a n a c a ğ ı m ı z   i y i  b i r    a r a b a  a l a l ı m,” demiş. Aliekber abi tabii demiş ve pazar günü gittiler, pazartesi sıfır km bir Toyata ile geldiler. Plaka yoktur. Plakada “EA” harfleri olsun diye sipariş vermişler oda bu hafta gelecekmiş.

Elif ablanın sözlerini aralıklı niye yazım. Elif abla harfler arasında sessizce okunarak geçilen iki harf daha varmış gibi konuşur.

Bir benim resmime birde Elif ablamın resmine Ömer Hayyam’dan birer kıta yazdım. Bu vesile ile Ömer Hayyam’a dikkatimiz çeken Hızır Baba(Naci AKBABA) ya teşekkür eder selam ve sevgilerimi sunarım.

Fethiye’nin eski adı Cumhuriyet Mahallesi olan kısımda, yani çarşı yolunun Körpınar ile su deposunun olduğu yandaki, kısımda imar çalışması var. İmar işlerimiz, bu senenin ağustos ayına kadar bu işlemlerin biteceğini söylediler.

Bu ne anlama geliyor? Bahsi geçen mahallede, parselizasyon çalışmaları bitecek. Üzerine ev yaptırmış olanlara ilgili arsa satılacak. Üzerinde ev olmayan arsaların ise alana satışı yapılacak. Bu gün için belediyeye gelinmesine ve belediyenin aranmasına lüzum yok. İşler askı ve satış aşamasına vardığında belediye ilan edecek ve bende aynı gün sitemize yazacağım.

Duyuru: Mer. Seliha ÖZDEMİR’in Bayram Yemeği…

kenan ile zeliha ilhan

kenan ile zeliha ilhan

Geçen ay kaybettiğimiz rahmetli Seliha ÖZDEMİR’in vefatinden sonraki ilk bayramı olması dolaysıyla, 19 temmuz 2015 tarihi  pazar (Bayramın üçüncü) günü saat: 12,00’da rahmetlinin anızına ailesi Fethiye Cem Evinde yemek verecek.

Merhumeye tekrar Allah’tan rahmet ve kederli yakınlarına sabır ve başsağlığı dileriz.

Halkımıza duyurulur.

Hz. Musa (as)’nın Bir Çobanın Allah’a Yakarışını Beğenmemesi

Yazıhan’lı bir arkadaş anlattı…

Mevsimin yaz, havanın sıcak ve uzun olduğu günlerin birinde, Ramazan ayına girerken bir yaşlı amcamız cemaate: “Bu sene ben 15 gün oruç tutacağım, der.” Cemaattekiler derhal müdahale eder: “Aaaa… Olur mu böyle dede? Hele senin yaşındaki bir büyüğe yakışır mı böyle konuşmak? Bin yıllık ananemiz, örfümüz bellidir!..”

Bunun üzerine yaşlı amcamız bizim oraları göstererek: “Garşı dağın eteğindeki köyde, 12’ye dünden irazilar, gerisini artık siz bilisiz!.. der.”

Hz. Musa (as)’nın Bir Çobanın Allah’a Yakarışını Beğenmemesi

Hz. Musa (as) yolda bir çobana rastlar. Çoban, gönlündeki muhabbetin tezahürü olan sözcükleriyle Allah’a yakarmaktadır:

“Allahım! Ey Yücelerin Yücesi, sana kul, kurban olayım; çarığını dikip elbiseni yıkayayım, saçlarını tarıyayım. Sana süt vereyim. Ellerini öpeyim, ayaklarını ovayım. Uykun geldiğinde yatacağın yeri süpüreyim. Ey bütün keçilerim yoluna kurban olası! Keçilerimden kesip sana pilav yapayım. Ey hey hey, hey heey diye andığım!”

Hz. Musa (as): “Sen kimle konuşuyorsun? Bu sözleri kime söylüyorsun?” diye sorar. Çoban: “Bizi ve bu yeri göğü yaratanla konuşuyorum.” diye cevap verince Musa (as) der ki:

Sen sersemlemişsin. Allah’ın her şeye kadir olduğunu biliyorsan bu hezeyanlar da ne? Amcana, dayına mı söylüyorsun bunları? Ayağa muhtaç olan çarık giyer, büyüyecek olan süt içer. Allah’ın sıfatlarında cisim sahibi olmak ve ihtiyaç var mı ki! El, ayak bizler için övgü vesilesidir, Allah’a nispet edildiği zaman kusur olur.
Bunun üzerine Çoban Hz. Musa’ya: “Ey Musa! Bu azarlayıcı sözlerinle benim ağzımı kapattın, canımı yaktın. Üzüntüden perişan bir hale getirdin.” deyip bir ah çekerek çöllerin yolunu tutar. Bunun üzerine Hz. Musa (as)’ya vahiy gelir:

“Ey Musa, kulumuzu bizden ayırdın! Sen kullarımı bana yaklaştırmak mı yoksa benden uzaklaştırmak için mi gönderildin? Ben onları farklı karakterde yarattım ve farklı ifade biçimleriyle donattım. Her biri kendi diliyle Allah’ı tespih eder. Allah da onların dilini anlar. Bizim onların ibadetine ve tespihine ihtiyacımız yoktur. Kullarıma ihsan etmek için ibadeti, onları arındırmak için tespihi emrettim. Biz söze değil kalbe ve hale bakarız. Duasında kullandığı sözcüklere değil bize gönülden bağlı mı, gönlüyle yalvarıp yakarmış mı, gönlünde bir ateş tutuşmuş mu, ona bakarız. Ey Musa! Kalbinde aşk ateşini tutuştur da bütün sözleri ve düşünceleri onunla yak gitsin! Âşıklar her an başka türlü yanarlar. Yanıp kül olmuş bir köyden ne haraç istenir ne vergi…”

Hz Musa bu uyarıyı işitince çobanı bulmak için çöllere doğru gider. Aşk ateşiyle yanan çobanın ayak izlerini sürer ve sonunda onu bulup der ki: “Müjde! Allah Teâlâ tarafından kulluğa kabul edildin. Hiç çekinmeden gönlünce ibadet etmene izin verildi.”

“Allah Teâlâ sizin yüzlerinize ve mallarınıza değil kalplerinize ve amellerinize bakar.”(Müslim, Birr 34)

Demek ki, menzil bir olduktan sonra yollar, diller, ibadet ritüellerinin farklılığı suretten ibaret; sözün ve naklin farklılığını aşıp öze: kalbi ve hali durumu dikkate almak esas olandır…

Modern dünyanın değerleri açışından bir çıkarım yapacak olursak, farklığın kaynağı  doğa (din bilimsel açıdan Allah) dır. Esas ve dokunulmaz, varlığı ve yetkesi devredilmez olan “kutup” ve onun varlık ve yetkisidir. Kutup, idealist ekol açısından Allah, materyalist ekol açısından “insan”dır.


Mühim olan Hakk’ta Halk’ı; Halk’ta Hakk’ı görebilmektir. Yoksa tutulan farklı yollar, konuşulan diller, dile getirilen sözler ve üsluplar değil.

Buna ister insanın doğası, temel hak ve hürriyetlerine deyin, isterseniz Allah’ın yarattığına, yaratışına saygı deyin. Fark yine sürete dairdir.

Bize düşen kemâlet, bu özü (gönül gözüyle) görmek, bilmek ve hem hal olmak(belkide olmamak)tır.

Niyazi Mısri’nin deyişi ile:
Mescitte meyhanede 
Hanede viranede 
Kabede puthanede 
Çağırırım dost dost.

Ötesi, lafı güzaf desek yeridir…
24 Haziran 2015

Not: Arkadaşımın Yazıhan’lıya dair anısını biraz kurguladım.

İftar Vati – Yazıhan / Malatya

Ramazan ayı olması dolaysıyla, 24 Haziran 2015 tarihi çarşamba gün, Yazıhan Belediye Başkanı Nevzt ÖZTÜRK, Meclis üyeli belediye ve itfaiye personeline kendi petrolünde iftar yemeği verdi. Personel olarak bizde oradaydık…

Allah Ramazan ayında oruç tutanların orucunu ve Başkanımızın iftar yemeğini kabul ve makbul eylesin.

 

Mer. Kenan İLHAN’ın Bayram Yemeği… 2015

 Rahmetli Kenan İLHAN’ın vefatinden sonraki ilk bayramı olması dolaysıyla, geleneğimiz gereği 18 Temmuz 2015 tarihi Cumartesi (Bayramın ikinci) günü, saat: 12,00’da  Fethiye Cem Evinde yemeği vardır.

Halkımıza duyurulur.

Merdan ÖZACAR’ın Lokması – Kızıldeli Tenci

 

Dün saat 12,00’de Kızıldeli’de Merdan ÖZACAR kurban kesti ve yaptığı lokmayı gelenlere sundu. Allah Merdan’ın lokmasını kabul ve makbul eylesin.

20 Haziran 2015 tarihinde Almanya Ober-Ramstadt’ta yaşayan Fethiyeliler ilk olarak Abdal Musa Lokması yaptılar. Allah lokma sahiplerinin lokmasını kabul ve makbul eylesin.

Resimler için Hakan YILMAZ arkadaşımıza teşekkürler.

Üçüncü haber Fethiye’nin Belediye Hizmet binası ile ilgili. Resimde görüleceği gibi, bu bina Yazıhan Belediyesinin kurumlaşma çalışmaları kapsamında, kurulan Yazıhan Belediyesinin kuruluşu olarak kurulan Yazaş ( Yazıhan İnş. Hiz. Tur. A.Ş ) şirketinin binası oldu.

Belediyemizin kalıcı ve ilerideki her türlü ihtiyaçları karşılaması için yasanın izin verdiği üzere, Yazıhan Belediye Başkan Yardımcılığı olarak ihdas edilen kadroya atama yapıldı. Bu kapsamdaki çalışma gereği olarak (Daimi memur olarak) Yazıhan Belediye Başkan Yardımcılığına Mali Hizmetler Müdürümüz Atamurat ORMAN atandı.

Birer yıl görev yapacak Belediye Belediye Başkan Yardımcılığı kadrosuna ise ilk yılda meclis üyemiz Fehmi KARAKOÇ atandı.

Yeni atamalarla görev alan Belediye Başkan Yardımcılarımızı kutlar, çalışmalarında başarılar dileriz.

Aşağıdaki çeşme, Kılzdelide bulunan çeşmedir. Akan su kendi cazibesi ile akmaktadır. Artezyen değil. Fethiye’de buluna çeşmede eski miktarının yüzde yetmiş seni kadar bir dolulukla akmaktaydı. Artezyenler kullanılınca kurumaya başladı.

Hasat Zamanı – Malatya / Fethiye

Yaklaşık bir hafta önce Yazıhan’ın aşağısında biçerler ekin hasadına başlamıştı. Üç gündür ise Fethiye’nin üzerine kadar çıktı biçerler. Havalar fazla sıcak değil. Rahatsız edici bir durum yok. Traktörler son sürat tarlalar ile evler arasında mekik dokuyor. Kimi sama makinesine yetişebilmek, kimisi ise biçerlere yetişebilmek için.

Her yer saman tozu oldu sanki. Fakat bu durum bir hafta içerisinde biter. Kayısılara ise daha var.

İki farklı günde çektiğimiz video ekliyoruz. Birini klip yaptık. Klibe http://www.aliseydi-sevim.com Fethiye’nin Dünyaya Açılan Penceresi jeneriğini ekledik. Fakat sitemiz iki haftadır kapalı. Host firmamız ABD’li. Sorunu çözemediler. Yeniden kuralım diyorlar. Bu Sitenin silinmesi yeniden kurulması. Yedeğini aldık. Bakalım eski hali ile yeni bir masraf etmeden kurabilecek miyiz? Zor bir iş. Bütün resim ve videolarımız bu gibi durumlar için, birden fazla hesaba kopyalıyoruz ki, birinin başına bir şey gelirde diğerini kullanalım. Yani resim ve videolarımız daha güvenli ortamlarda.

Resim ve videoları oğlum Hüsyin çekti. Ben klip yaptım.

 

Şeyh EDEBALİ’den Osman Gazi’ye Nasihat

 “Ey Oğul!

Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana… Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana… Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana..

Ey Oğul!

Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı, Allah Teala yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin. Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla bize va’dedilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz.

Oğul!

Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin.. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkar ve iradene sahip olasın!.. Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır.

İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır. Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin deme! Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir…

Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki alime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene acı! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.

Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli (korkusuz, pervasız, kahraman, gözüpek) derler.

En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir. Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. Ülke sadece idare edene aittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar.. (Bu nasihat Osmanlı’yı 600 sene yaşatmıştır.) İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir!..

Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı… Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz. Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü, zaman yok, süre az!..

Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!.. Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez.

Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın.

Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın…”

 

Başsağlığı: Metin ÇAKIR’ı Kaybettik…

 Yıllardır habis bir hastalığın elinde muzdarip olan Metin ÇAKIR, yapılan onca tedaviye rağmen kurtarılamadı ve dün akşam hayata gözlerini yumdu. Merhuma Tanrıdan rahmet ve kederli yakınlarına sabır ve başsağlığı dileriz.

Merhumun naaşı bu gün şehir mezarlığında sevenlerin omuzunda ve gözyaşları içerisinde toprağa verildi.

Not: Rahmetli Metin arkadaşımız, 43 yaşında ve  rahmetli Hasan İBİŞ’in damadı ve Sezgin’in eşi idi.