OSMANLI DÖNEMİNDE MALATYA VE HASAN BADRIK

OSMANLI DÖNEMİNDE MALATYA VE HASAN BADRIK

 

Malatya çevresine gelmeden önce birçok Türkmen oymağının son kışlağı Halep yöresidir. Uzun süre Halep yöresinde kaldıkları için Türkmen oymaklarının bir çoğu Halep Türkmeni adı ile de anılırlar. Bu bölgede bir güç olan Türkmenler’den Beğdili ve Barak Oymakları 19. yy.’da Osmanlı’nın Halep Valisi Abbas Paşa’ya yenilirler. Colab’ı terk ederler ve dağılırlar. O günlerin havasını yansıtan bir şiir şöyledir:

 

Evvelce gelmişiz iskan olanda

Dağıttın Colab’ı sen Abbas Paşa

Aşiret ! siz de bakın böyle zamana

Dağıttın Colab’ı sen Abbas Paşa

…..

Güvenç’le, Ulaşlı dövüşe insin

Bayındırlı, Kazlı arkada dursun

Torun’la Şarkevli hazırlık görsün

Dağıttın Colab’ı sen Abbas Paşa

…….

Arablu, Balabanlu, Beğdili, Güneş, Kazlu, Sincan, Taş-Baş, Tatalu obaları bu bölgeye 1690-1691 yıllarında zorunlu iskana tutuldular. Belih Çayı kıyısına iskan edilen bu oymaklardan bir kısmı Urum’a kaçtılar. (Urum, Kangal, Sivas toprağından batıda kalan bölgeye o dönemde verilen addır.) Osmanlı şiddet kullanarak adı geçen oymakları bu bölgeye yeniden göçe zorladı.

 

Tarihçilerin elinde Malatya’ya ait 3 mufassal tahrir defteri bulunmaktadır. Başbakanlık Arşivi ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Arşivi’ndeki bu kayıtları da dikkate alarak Fethiye’nin yakın geçmişini görelim.

1517 yılında Osmanlı egemenliğine giren, 1577 yılında Osmanlı’nı yaptırdığı cami ile tanışan Hasanbadrık Köyü’nün tahrir kaydı şöyledir:

1520 yılı 18 hane+5 mücerred+1 imam+ 24 neferan

1530 yılı 18 hane+ 8 mücerred+ 1 imam+ 7 cemaat-ı dervişan= 34 neferan

1547 yılı 22 hane + 12 mücerred = 34 neferan

1547 ve 1560 yılı kayıtlarında Yukarı Tenci’de vardır.

1560 yılında Hasan Bedrık ile Yukarı Tenci yani Tenci-i Süfla’nın 26 neferan, 25 hane,10 çift 14 bennak, 1 mücerred vergi nüfusu vardır.

Daha önce Hasan Badrık köyüne bağlı Yukarı Tenci mezrası nüfusuna kayıtlı olan 7 kişilik derviş grubu, 1547 ve 1560 yılı tahrir kayıtlarında Yukarı Tenci Köyü nüfusunda gözükmektedir.

Ağcedağ Nahiyesi’ne bağlı Hasanbadrık köyünden toplanan 2070 adet akça para Sipahi Abdulkadir ile Malatya’da bulunan Şeyabiye-i Kübra Medresesi’nin vakfı arasında pay edilmektedir.

Katip Çelebi ise Hekimhan ile Malatya arasında Fırat’tan bir merhale batıda yer alan büyük bir dağın eteğinde bulunan Hasan Badrik’in mamur bir kasaba olduğunu yazmaktadır.

Köy hasılı 1520’de 1553 akçe, 1530’da 1352 akçe 1547’de 5325 akçe, 1560’da 3144 akçedir. 1530 yılında Hasan Badrık’ta buğday, arpa, pamuk, burçak, mercimek ekilmekteyken sonraki yıllarda ürün çeşidi azalmıştır. Burada koyun da beslenmektedir.

IV. Murat Revan Seferi (1635) ve 1639’da Bağdat Seferi’nde ordusunu Hekimhan menzilinden sonra Hasan Badrik Köyü’nde konaklatmıştır.

Yol üzerinde olan ayende ve revendenin zulmüne uğrayan, meşakkat çeken köy halkının 1530’da ellerindeki belge ile bazı vergilerden muaf tutuldukları görülmektedir. Bunların, bu zulümden 1560 yılında dağıldıkları, köyün üç yıl boş ve harabe olarak kaldığını, yolcuların perişan olması üzerine dağılan Hasan Badrık ve Tencililer’in derbend usulü ile köylerine davet edildiklerini görüyoruz. Ancak, toplanan köylüden bir kısmının bu davete uymaması üzerine, köyün mamur olabilmesi için, o günün vergilerinden muaf tutulduğu kaydı vardır.

16.yy’da Hasan Badrık’tan Malatya’ya 7 beygir ile 10 saatte gidilmektedir.

1560 yılında Hasan Badrık’ta kayıtlı neferanların adları, inançları konusunda ipuçları vermektedir. İsimler Alevi ad vurma geleneğine tamamen uygundur.

Hasan oğlu Uzun Ali, Mehmet oğlu Ahmet, Veli oğlu Mustafa, Fakih oğlu Hasan, Şaban oğlu Veli, Pir Ahmet oğlu Piri, İsa oğlu Ali, İsmail oğlu Mehdi, Hacı oğlu Halil, Alimerdan oğlu Seydi Halil, Mahmut oğlu Mehmet, Ahmetcan’ın oğulları Kara Hamza, Hıdır, Ali, İsmail oğlu Hüseyin, Hüseyin oğlu Ali, Garip oğlu Taciddin, Durak oğlu Musa, Pir Ahmet oğlu Pir Ahmet, Babo Ahmet oğlu Allahverdi, Hacı oğlu Ahmet, İsmailin oğulları Halil ve İbrahim, Halil oğlu Yakup, Hacı oğlu İsmail.

Etiketler:,

Yorum bırakın